5 Ağustos 2016
SUEN hangi amaçla kuruldu? Kuruluş sürecinizi anlatabilir misiniz?
Biz 2009 yılında 5. Dünya Su Forumu’na İstanbul’da ev sahipliği yapan ekibiz. 5. Dünya Su Forumu’nu 30 bin kişilik rekor bir katılımcı sayısıyla büyük bir başarıyla gerçekleştirdik. 192 ülkeden bakanlar, parlamenterler, yerel idareciler, sivil toplum temsilcileri, gazeteciler, uzmanlar, bilim adamları, BM kuruluşları ve meslek kuruluşları temsilcilerini bir araya getiren 5. Dünya Su Forumu, dünya su siyasetine yön verecek çok önemli birçok bildirinin ortaya çıkmasına vesile olması ve ülkemizin uluslararası su topluluğu içerisindeki konumunu güçlendirmesi bakımından önemliydi. Forum’un ardından Türkiye, uluslararası arenada su politikalarının şekillendirilmesi konusunda söz sahibi bir ülke konumuna geldi. Tıpkı 2003 yılında Japonya’da düzenlenen 3. Dünya Su Forumu’nun ardından kurulan Japonya Su Forumu (Japan Water Forum) gibi, Forum öncesinde, sırasında ve sonrasında edindiğimiz bilgi birikimi, tecrübe ve uluslararası iletişim ağı SUEN için önemli bir altyapı oluşturdu. 2 Kasım 2011’de Resmi Gazetede yayımlanan 658 sayılı kanun hükmünde kararname ile kurulan SUEN, 5. Dünya Su Forumu Sekretaryası’nın temelleri üzerinde yükseldi.
5. Dünya Su Forumu sürecinde, o dönem Çevre ve Orman Bakanı olan Orman ve Su İşleri Bakanımız Prof. Dr. Veysel Eroğlu, uluslararası su politikaları konusunda etkin olan tüm ülkelerde olduğu gibi, Türkiye’de de su konusunda bilgi, strateji ve fikir üreterek karar vericilere danışmanlık hizmeti sunan ve “think tank” olarak nitelendirilen bir düşünce kuruluşuna ihtiyaç olduğunu tespit etmişti. Buradan hareketle, su konusunda çalışan diğer kurumlar ile birlikte ulusal bir su politikasının oluşturulmasına katkıda bulunmak ve uluslararası etkinliklerde bu politikaları savunarak, küresel su politikalarını şekillendirme çalışmalarına ülkemizin daha geniş ve etkili bir biçimde katılabilmesine olanak sağlamak için SUEN’in ulusal bir “fikir üretme kurumu” olarak kurulmasına karar verildi. Disiplinlerarası bir yaklaşımla, su yönetimi konusunda sosyal bilim ve mühendislik uzmanlarını bir araya getirdik. SUEN olarak bugün kuruluş gayemize uygun biçimde ülkemizin dünya ölçeğinde su politikaları ve stratejileri üretmesine katkı sağlamak, Türkiye ve çevresi bölgesinde su konusunda uluslararası işbirlikleri oluşturmak, uluslararası toplantılara Türkiye’den katılımı artırmak için çalışıyoruz. 5. Dünya Su Forumu’nda yakaladığımız ivmeyi her üç yılda bir organize ettiğimiz İstanbul Uluslararası Su Forumu (İUSF) etkinliği ile devam ettiriyoruz. Öncelikli ilgi alanımız Türkiye ve çevresindeki, yani Doğu Avrupa, Orta Asya ve Orta Doğu’daki su sorunları. İstanbul Uluslararası Su Forumu ile bölgedeki su sorunlarını gelecek Dünya Su Forumlarının siyasi süreçlerine ve diğer önemli uluslararası toplantılara taşımayı amaçlıyoruz. Hedefimiz İUSF’yi tıpkı Kuzey’de Stokholm Su Haftası ya da Doğu’da Singapur Su Haftası gibi, karşılıklı deneyimlerin paylaşılacağı, dünyadaki büyük ölçekli su sorunlarına en iyi yanıtların bulunabileceği önde gelen bir etkinlik haline getirmek. Bu çalışmalarımızın yanı sıra, ulusal ve uluslararası düzeyde bir eğitim merkezi olarak da hizmet vererek, Türkiye’nin su ve hıfzıssıhha konusundaki teknik tecrübesini diğer ülkelerle paylaşıyoruz.
SUEN’in organizasyon yapısı hakkında bilgi verebilir misiniz?
SUEN, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, Meteoroloji Genel Müdürlüğü gibi doğrudan Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na bağlı bir kurum. SUEN’in teşkilat yapısı 1 Başkan, 1 Başkan Yardımcısı, 1 Proje Geliştirme ve Uygulama Koordinatörü, 1 Politika Geliştirme Koordinatörü, 1 İdari ve Mali İşler Koordinatörü, 2 Hukuk Müşaviri, 32 Uzman ve 1 Teknisyen dâhil olmak üzere toplam 40 kişiyi içeriyor. Hâlihazırda çeşitli disiplinlerden altı uzmanımız ve on iki proje elemanımızla toplam 34 kişilik bir ekibiz.
SUEN’in su konusunda çalışan diğer devlet kurumlarından farkı nedir? Türkiye’nin su politikalarının geliştirilmesinde SUEN’in rolünü açıklar mısınız?
SUEN’de küçük bir ekiple bir düşünce kuruluşu mantığıyla çalışıyoruz. Tıpkı bir düşünce kuruluşu gibi su alanında bilgi ve analizler üretiyor, sürdürülebilir su yönetimi, su politikalarının geliştirilmesi, sürdürülebilir enerji ve yerel ve küresel su sorunlarının çözümü için kapasite geliştirme gibi konularda ulusal ve uluslararası ölçekte bilgileri takip ve tasnif ederek stratejik fikirler geliştiriyor ve karar vericilere sunuyoruz. Türkiye ve çevresinden su konusunda farklı disiplinlerden paydaşları bir araya getirerek bilgi ve fikir üretiyor ve su konusunda çalışan diğer kurumlar ile birlikte ulusal su politikamızın oluşturulmasına katkıda bulunuyoruz. Her üç yılda bir düzenlediğimiz İstanbul Uluslararası Su Forumu bunun için bir platform sağlıyor. Aynı zamanda bu politikaları diğer başlıca uluslararası etkinliklerde savunarak, ülkemizin uluslararası düzeydeki su politikalarını şekillendirme çalışmalarına daha etkin bir biçimde katılmasını destekliyoruz.
Ülkemizde hangi kurumlarla, ne konularda işbirliği içinde çalışıyorsunuz?
Su konusu Orman ve Su İşleri Bakanlığı başta olmak üzere, Dışişleri Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı gibi birçok kurumun çalışmalarını doğrudan ilgilendiren bir konu. Bu nedenle çalışmalarımızın neredeyse tamamında bahsi geçen ilgili kurumlarımızla işbirliği içinde çalışıyoruz. Özellikle Bakanlığımız bünyesinde bulunan Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü ve Meteoroloji Genel Müdürlüğü ile yakın işbirliği içindeyiz. TİKA, İBB ve İSKİ ile de işbirliğinde bulunuyoruz. Uluslararası su politikaları geliştirme konusunda Dışişleri Bakanlığı Enerji, Su, Çevre İşleri Genel Müdürlüğü ile uyumlu bir şekilde çalışıyor, sınıraşan sular konusunda düzenlenen resmi ve gayri resmî (Track I ve Track II) aktivitelerde ülkemizi birlikte temsil ediyoruz.
Hangi uluslararası kurumlarla işbirliği çalışmaları yürütüyorsunuz?
Uluslararası düzeyde Dünya Su Konseyi, Uluslararası Su Kaynakları Birliği (IWRA), İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), Uluslararası Havza Organizasyonları Ağı (INBO), Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), UNESCO-IHE Su Eğitimi Enstitüsü, Gelişmekte Olan Sekiz Ülke (D-8) ve diğer birçok önemli kurum ile yakın işbirliği içindeyiz. SUEN 2018 yılına kadar Dünya Su Konseyi’nin gözlemci üyesi seçildi. SUEN Başkanı olarak üye olduğum Dünya Su Konseyi Guvernörler Kurulu’nun toplantılarına düzenli olarak katılım sağlıyoruz. İstanbul Uluslararası Su Forumu’nun sonuçlarını ertesi yıl düzenlenen Dünya Su Forumu’na aktarmayı amaçlıyor ve 5. Dünya Su Forumu’ndan beri düzenlenen Dünya Su Forumu etkinliklerine katılarak Forum’un tematik, siyasi ve bölgesel süreçlerinde Türkiye’yi temsil ediyoruz. İİT Sudan Sorumlu Bakanlar Konferansı’nın Türkiye ulusal temas noktasıyız. İİT işbirliğinde Mayıs 2016’da İstanbul’da organize ettiğimiz İslam İşbirliği Teşkilatı Üçüncü Sudan Sorumlu Bakanlar Konferansında Türkiye’nin 2022 yılına kadar İİT Su Konseyi üyesi olmasına karar verildi. Eylül 2013’ten beri OECD Su Yönetişimi Girişimi’nin ortağı olarak Havza Yönetişimi Çalışma Grubu altında faaliyetlerine katkıda bulunuyoruz. D-8 Su İşbirliği Girişimi’nin koordinasyon mercii olarak üye devletler arasında koordinasyon sağlıyoruz. SUEN Başkanı olarak 2015 yılında üyesi seçildiğim UNESCO-IHE Su Eğitimi Enstitüsü Yönetim Kurulu toplantılarına iştirak ediyoruz. Türkiye’nin su üzerine Ar-Ge sektöründeki araştırma kapasitesini güçlendirmek amacıyla, Avrupa ve ötesinde sürdürülebilir su sistemlerine ulaşmayı hedefleyen Su Ortak Programlama İnisiyatifi’nde (Water JPI) ülkemizi TÜBİTAK ile işbirliğinde temsil ediyoruz.
SUEN’in yürüttüğü proje ve araştırmalardan bahseder misiniz?
2014 yılında Güneydoğu Anadolu Bölgesinde sınıraşan bir akifer sistemi olan Ceylanpınar Bölgesi Yeraltı Suyunun Modellenmesi ve Yönetim Planının Hazırlanması projesini başlattık. Bu projeyle Ceylanpınar akifer sisteminin tanımlanarak, ülkemiz yararına verimli ve etkin olarak kullanılmasını amaçlıyoruz. 2016 yılı sonunda tamamlanacak bu projenin sonuçlarının sınıraşan Ceylanpınar yeraltı suyu akifer sisteminin ülkemizin sınıraşan su politikaları yaklaşımı doğrultusunda yönetimine altyapı oluşturacak. Bu yıl başlattığımız diğer bir projemiz Su ve Kanalizasyon İdareleri Arasında Mukayeseli Değerlendirme (Benchmarking) Çalışması. Bu proje ile su ve kanalizasyon idarelerimizin mukayeseli analizlerini gerçekleştirecek ve kurumların iyileştirmeye açık alanlarını tespit edeceğiz. Uluslararası ölçekte Kore Cumhuriyeti ve Dünya Su Konseyi’nin 2010 yılında başlattığı Su ve Yeşil Büyüme (Water and Green Growth) projesine “İstanbul’daki Haliç Vaka Çalışması” için yerel danışman olarak katkıda bulunduk. Avrupa’daki Ar-Ge çalışmalarının yapılandırılması, koordinasyonu ve genel veriminin artırılmasına katkıda bulunan ve Avrupa Komisyonu’nun 7. Çerçeve Programı kapsamında desteklediği “WatEUr – Avrupa Su Sorunlarına Çözüm Arayışı” projesinde Türkiye’yi temsil ediyoruz.
SUEN’in eğitim faaliyetleri hakkında bilgi verir misiniz?
Kentsel su yönetimi için master planlama, kırsal atıksu yönetimi, nehir havzası planlama, su ve atıksu arıtımı, su ve kanalizasyon şebekesi yönetimi, yeraltı suyu yönetimi konularında eğitim programları düzenliyoruz. Eğitim programlarımızı her grubun ihtiyacına özel olarak tasarlıyoruz. Eğitimlerimiz su ve atıksu arıtımı konusunda uzman profesörler tarafından veriliyor. Programlarımızı başarıyla tamamlayan öğrencilere sertifikalar veriyoruz. Bugüne kadar aralarında Azerbaycan, Bangladeş, Gambiya, Çad, Cibuti, Filistin, Gana, Güney Sudan, Irak, Malavi, Pakistan, Somali, Uganda olmak üzere 3 farklı kıtadan, 25’i aşkın ülkeden gelen 500’den fazla su ve atıksu uzmanına yönelik muhtelif konularda eğitim programları düzenledik.
Türkiye’nin sınıraşan sular politikasını kısaca özetler misiniz?
Türkiye olarak sanılanın aksine su zengini bir ülke değiliz. Ekonomik kalkınma, nüfus artışı ve artan yaşam standartlarının bir sonucu olarak tarım ve enerji için su ihtiyacımızın her geçen gün artmasına karşılık kullanılabilir su kaynaklarımız sınırlı. Bu nedenle kısıtlı su kaynaklarımızı verimli kullanmamız ve bütüncül biçimde yönetmemiz gerekiyor. Türkiye’nin su potansiyelinin üçte birini oluşturan Fırat ve Dicle Nehirlerinden faydalanmamız son derece önemli. Türkiye olarak Fırat ve Dicle Havzasında mansap ülkelere karşı sorumluluklarımızın farkındayız. Suyu kıyıdaş ülkeler arasında anlaşmazlıktan ziyade, bir işbirliği unsuru olarak görüyoruz. Tatlı su kaynaklarının bölgemiz için olan kritik öneminin bilincinde hareket ediyor ve aynı hassasiyeti diğer kıyıdaş ülkelerden de bekliyoruz. Sınıraşan suların hakça, akılcı ve optimum bir şekilde kullanılmasını, kıyıdaş ülkeler arasında eşit miktarda paylaşım yerine suyun faydalarının paylaşılmasını ve sulardan en fazla yarar sağlanacak şekilde istifade edilmesini savunuyoruz. Fırat ve Dicle Nehirlerinin tek bir havza oluşturduğunu savunuyor ve Fırat-Dicle Havzası’nın bütüncül bir yaklaşımla ele alınması gerektiğini değerlendiriyoruz. Bu doğrultuda geliştirilen Üç Aşamalı Plan ilk aşamada Fırat-Dicle Havzasının toplam su potansiyelinin belirlenmesini, ikinci aşamada Türkiye, Suriye ve Irak’ın toplam sulama ihtiyacının belirlenmesini, üçüncü aşamada da bulunan su potansiyelinin tespit edilen ihtiyaca uygun olarak tahsis edilmesini içeriyor. Bunun yanı sıra Türkiye olarak diğer kıyıdaş ülkelerle karşılıklı bilgi değişimi, tecrübe paylaşımı ve teknik işbirliği yapmaya hazırız.
Sınıraşan sular konusunda işbirliğine yönelik SUEN olarak hangi çalışmaları yürütüyorsunuz? Bu konuda karşılaştığınız başlıca zorlukları nasıl tanımlarsınız?
İsveç Uluslararası Su Enstitüsü (SIWI) ve Uluslararası Biosalin Tarım Merkezi (ICBA) tarafından yürütülen ve İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği Teşkilatı (Sida) tarafından fonlanan Fırat ve Dicle İşbirliği Programı (CPET) çalışmalarına bizzat katılıyor ve Türkiye’den katılan diğer uzmanların koordinasyonunu sağlıyoruz. Bu proje ile Fırat-Dicle havzasında su yönetimi konusunda bilgiye erişimi ve bilgi paylaşımını artırarak kıyıdaş ülkeler arasında güven ve diyaloğu geliştirmeyi amaçlıyoruz. Program kapsamında Hidroloji, Su Kalitesi, Sosyoekonomi, Hidroenerji, Sulak Alanlar ve Tarımsal Su Verimliliği konularında oluşturulan altı adet çalışma grubu, her ülkeden ikişer uzmanın katılımı ile düzenli olarak toplanıyor. Bu çalışmalar ile kıyıdaş ülkelerde su konusunda mevcut durum analizi yapılması hedefleniyor ve çalışmalarda bilimsel yöntemler ve modeller esas alınıyor.
Sınıraşan sular konusunda çözüm için kıyıdaş ülkeler arasında diyalog ve uzlaşı olması gerekli. Orta Doğu bölgesinde ülkeler arasında mevcut olan güven sorunu işbirliği çalışmalarını olumsuz etkiliyor. Ülkeler komşuları ile doğrudan diyalog kurmak, sorunlara birlikte çözüm aramak yerine bunu Avrupa’dan, ABD’den arabulucu kurumlar vasıtasıyla yapmaya çalışıyorlar. İran, Irak ve Suriye Fırat ve Dicle Nehirlerinden yeterli miktarda su bırakmadığımızdan şikâyetçiler. İran’da meydana gelen kum fırtınalarını, Irak’ın güneyindeki bataklıkların kurumasını hep bu iddiaya dayandırıyorlar. Batılı ülkelerde bu argümanları destekleyen bilimsel yazılar yayınlanıyor. SUEN olarak bu iddiaları değerlendirip haklı olduğumuz konuları bilimsel verilere dayalı çalışmalarla destekleyerek açıklığa kavuşturmaya çalışıyoruz.
SUEN olarak bugüne dek birçok başarılı uluslararası organizasyon gerçekleştirdiniz. Kısaca bunlardan ve gelecekteki organizasyonlarınızdan bahseder misiniz?
Ekim 2012’de Su Çerçeve Direktifinin Uygulanması üzerine 10. Avrupa Konferansı “Europe-INBO 2012” etkinliğine ev sahipliği yaptık. Konferansın sonunda “İstanbul Deklarasyonu” kabul edildi ve SUEN 2013-2014 dönemi için Avrupa-INBO başkanlığını devraldı. 2013 yılında D-8 üye ülkeleri arasında su konusunda düzenlenen ilk toplantı özelliğinde olan D-8 Su İşbirliği Toplantısını düzenledik. Toplantı, üye ülkelerin üst düzey hükümet yetkilileri arasında teknik toplantılar şeklinde gerçekleştirildi. 2014 yılında “Su Güvenliği” ve “Suyun Hukuki Yönleri” ana temaları altında 3. İstanbul Uluslararası Su Forumu’nu düzenledik. Türkiye’nin su politikası açısından oldukça önemli olan sınıraşan sular meselesini ele aldığımız bu Forum’da 3 bini aşkın katılımcıyı ağırladık. Forum’a ait tematik çıktıları 2015 yılında Güney Kore’de düzenlenen 7. Dünya Su Forumu’na taşıdık. Geçtiğimiz Mayıs ayında İİT ile işbirliği içinde İİT Sudan Sorumlu Bakanlar Konferansı’nı düzenledik. Konferansta, İİT Su Vizyonu belgesinin hayata geçirilmesine yönelik önemli kararlar alındı ve Türkiye’nin 2022 yılına kadar İİT Su Konseyi üyesi olmasına karar verildi. Gelecek sene 10-11 Mayıs tarihlerinde İstanbul Uluslararası Su Forumu serisinin dördüncüsünü düzenleyeceğiz. Bölgemizdeki güncel siyasi gündemin ışığında Forum’un ana temasını “Su ve Barış” olarak belirledik. 4. İstanbul Uluslararası Su Forumu’nda mülteciler ve su hizmetleri arasındaki ilişkiyi masaya yatıracağız. Her seferinde olduğu gibi Forum’un bir sonraki 2018 yılında Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde düzenlenecek olan 8. Dünya Su Forumu’na önemli girdiler sağlamasını amaçlıyoruz.